اَلنَّوْعُ الْخَامِسُ؛ كَلِمَاتٌ تَجْزِمُ فِعْلَ الْمَضَارِعِ وَ هِيَ خَمْسَةَ عَشَرَ. اَلْأُولَى لَمْ، نَحْوُ؛ قَوْلِهِ تَعَالَى لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ. وَ الثَّانِيَةُ لَمَّا، نَحْوُ؛ لَمَّا يَنْفَعْ عُمْرِى. وَ الثَّالِثَةُ لاَمُ الْأَمْرِ، نَحْوُ؛ لِيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا. وَ الرَّابِعَةُ لاَ فِي النَّهْىِ، نَحْوُ؛ لاَ تُذْنِبْ. وَ هَذِهِ الْأَرْبَعَةُ تَجْزِمُ فِعْلاً وَاحِدًا. وَ الْخَامِسَةُ إِنْ، نَحْوُ؛ إِنْ تَتُبْ يُغْفَرْ ذُنُوبُكَ. وَ السَّادِسَةُ مَهْمَا، نَحْوُ؛ مَهْمَا تَفْعَلْ تُسْأَلْ مِنْهُ. وَ السَّابِعَةُ مَا، نَحْوُ؛ مَا تَفْعَلْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدْهُ عِنْدَ اللهِ تَعَالَى. وَ الثَّامِنَةُ مَنْ، نَحْوُ؛ مَنْ يَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا يَكُنْ نَاجٍيًا. وَ التَّاسِعَةُ أَيْنَ، نَحْوُ؛ أَيْنَ تَكُنْ يُدْرِكْكَ الْمَوْتِ. وَ الْعَاشِرَةُ مَتَى، نَحْوُ؛ مَتَى تَحْسُدْ تَهْلِكْ. وَ الْحَادِيَةَ عَشَرَ أَنَّى، نَحْوُ؛ أَنَّى تُذْنِبْ يَعْلَمْكَ اللهُ. وَ الثَّانِيَةَ عَشَرَ أَيُّ، نَحْوُ؛ أَيُّ عَالِمٍ يَتَكَبَّرْ يُبْغِضْهُ اللهُ تَعَالَى. وَ الثَّالِثَةَ عَشَرَ حَيْثُمَا، نَحْوُ؛ حَيْثُمَا تَفْعَلْ يُكْتَبْ فِعْلُكَ. وَ الرَّابِعَةَ عَشَرَ إِذْمَا، نَحْوُ؛ إِذْمَا تَتُبْ تُقْبَلْ تَوْبَتُكَ. وَ الْخَامَسَةَ عَشَرَ إِذَامَا، نَحْوُ؛ إِذَامَا تَعْمَلْ بِعِلْمِكَ تَكُنْ خَيْرَ النَّاسِ. وَ هَذِهِ الْاِحْدَى عَشَرَ تَجْزِمُ الْفِعْلَيْنِ، مُسَمَّيَيْنِ شَرْطًا وَ جَزَاءً
اَلنَّوْعُ الْخَامِسُ Kırkdokuz adet ve 5 nev olan Semai Amillerin beşinci nevi; كَلِمَاتٌ bir takım kelimelerdir. Bu kelimeler; تَجْزِمُ cezm ederler, neyi? فِعْلَ الْمَضَارِعِ muzari fiili cezm ederler. وَ هِيَ ve bu cezm edici kelimeler; خَمْسَةَ عَشَرَ on beş tanedir. اَلْأُولَى birincisi; لَمْ “lem” (-medi, -madı gibi fiile geniş zamanda olumsuz mana yükler) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; قَوْلِهِ تَعَالَى Allah-u Teala’nın sözü; لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ “Doğmadı ve doğurulmadı” ayetinde olduğu gibidir. وَ الثَّانِيَةُ ikincisi; لَمَّا “lemmâ” (henüz -medi, -madı manasında fiile olumsuzluk yükler) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; لَمَّا يَنْفَعْ عُمْرِى “Ömrüm fayda vermedi” gibidir. وَ الثَّالِثَةُ üçüncüsü; لاَمُ الْأَمْرِ “lâm ul-emir” (emir lâm’ıdır) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; لِيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا “Salih amel ile amel etsin (mz. gaib)” gibidir. وَ الرَّابِعَةُ dördüncüsü; لاَ “lâ” (olumsuzluk eki), فِي النَّهْىِ nehy manasında olan lâ kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; لاَ تُذْنِبْ “günah işleme” gibidir. وَ هَذِهِ الْأَرْبَعَةُ ve bu 4 kelime; تَجْزِمُ cezm ederler; فِعْلاً وَاحِدًا bir fiili (muzari fiili) cezm ederler. وَ الْخَامِسَةُ beşincisi; إِنْ “İn” (eğer, şayet manası vardır) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; إِنْ تَتُبْ يُغْفَرْ ذُنُوبُكَ “Eğer tövbe edersen günahların bağışlanır” gibidir. وَ السَّادِسَةُ altıncısı; مَهْمَا “mehma” (her ne şey manasındadır) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; مَهْمَا تَفْعَلْ تُسْأَلْ مِنْهُ “Her ne yaparsan o yaptığından sorulursun” gibidir. وَ السَّابِعَةُ yedincisi; مَا “mâ” (ne, şey demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; مَا تَفْعَلْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدْهُ عِنْدَ اللهِ تَعَالَى “Hayırdan ne yaparsan, Allah katında onu bulursun” gibidir. وَ الثَّامِنَةُ sekizincisi; مَنْ “men” (kim demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; مَنْ يَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا يَكُنْ نَاجٍيًا “Kim salih amel işlerse naci (kurulan) olur” gibidir. وَ التَّاسِعَةُ dokuzuncu; أَيْنَ “eyne” (nerede demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; أَيْنَ تَكُنْ يُدْرِكْكَ الْمَوْتِ “Nerede olursan ölüm seni yakalar” gibidir. وَ الْعَاشِرَةُ onuncusu; مَتَى “metâ” (ne zaman demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; مَتَى تَحْسُدْ تَهْلِكْ “Ne zaman hased çıkarırsan helak olursun” gibidir. وَ الْحَادِيَةَ عَشَرَ on birincisi; أَنَّى “ennâ” (her nerede demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; أَنَّى تُذْنِبْ يَعْلَمْكَ اللهُ “Her nerede günah işlersen Allah seni bilir” gibidir. وَ الثَّانِيَةَ عَشَرَ on ikincisi; أَيُّ “eyyü” (hangi demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; أَيُّ عَالِمٍ يَتَكَبَّرْ يُبْغِضْهُ اللهُ تَعَالَى “Hangi alim kibirlenirse Allah-u Teala ona buğz eder” gibidir. وَ الثَّالِثَةَ عَشَرَ on üçüncüsü; حَيْثُمَا “haysümâ” (her nerede demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; حَيْثُمَا تَفْعَلْ يُكْتَبْ فِعْلُكَ “Her nerede bir fiil işlersen, senin fiilin yazılır” gibidir. وَ الرَّابِعَةَ عَشَرَ on dördüncüsü; إِذْمَا “izmâ” (her ne zaman demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; إِذْمَا تَتُبْ تُقْبَلْ تَوْبَتُكَ “Her ne zaman tövbe edersen, senin tövben kabul olur” gibidir. وَ الْخَامَسَةَ عَشَرَ on beşincisi; إِذَامَا “izamâ” (her ne zaman demektir) kelimesidir. نَحْوُ misali şöyledir; إِذَامَا تَعْمَلْ بِعِلْمِكَ تَكُنْ خَيْرَ النَّاسِ “Her ne zaman ilminle amel edersen, insanların hayırlısı olursun” gibidir. وَ هَذِهِ الْاِحْدَى عَشَرَ ve bu 11 (in, mehma, mâ, men, eyne, metâ, ennâ, eyyü, haysümâ, izmâ, izamâ) kelime; تَجْزِمُ cezm eder, الْفِعْلَيْنِ، م iki fiili (muzari fiili) cezm ederler. مُسَمَّيَيْنِ o iki muzari fiil isimlendirilirler; شَرْطًا şart fiili (cezm edilen 1. Muzari fiil) ve وَ جَزَاءً ceza (cezm edilen 2. Muzari fiil) olarak isimlendirilirler.
Metnin Toplu Manası; 5 nevden oluşan 49 semai amilin 5. Nevi; Fiil-i Muzariyi cezm eden kelimelerdir. Bu kelimeler 15 tanedir. Birincisi; لَمْ “lem” kelimesidir, misali; لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ “Doğmadı ve doğurulmadı” gibidir. İkincisi; لَمَّا “lemmâ” kelimesidir, misali; لَمَّا يَنْفَعْ عُمْرِى “Ömrüm fayda vermedi” gibidir. Üçüncüsü; لاَمُ الْأَمْرِ “lâm ul-emir” kelimesidir, misali; لِيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا “Salih amel ile amel etsin (mz. gaib)” gibidir. Dördüncüsü; لاَ “nehiy lâ’sı” kelimesidir, misali; تُذْنِبْ “günah işleme” gibidir. Beşincisi; إِنْ “İn” kelimesidir, misali; ; إِنْ تَتُبْ يُغْفَرْ ذُنُوبُكَ “Eğer tövbe edersen günahların bağışlanır” gibidir. Altıncısı; مَهْمَا “mehma” kelimesidir, misali; مَهْمَا تَفْعَلْ تُسْأَلْ مِنْهُ “Her ne yaparsan o yaptığından sorulursun” gibidir. Yedincisi; مَا “mâ” kelimesidir, misali; مَا تَفْعَلْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدْهُ عِنْدَ اللهِ تَعَالَى “Hayırdan ne yaparsan, Allah katında onu bulursun” gibidir. Sekizincisi; مَنْ “men” kelimesidir, misali; مَنْ يَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحًا يَكُنْ نَاجٍيًا “Kim salih amel işlerse naci (kurulan) olur” gibidir. Dokuzuncusu; أَيْنَ “eyne” kelimesidir, misali; أَيْنَ تَكُنْ يُدْرِكْكَ الْمَوْتِ “Nerede olursan ölüm seni yakalar” gibidir. Onuncusu; مَتَى “metâ” kelimesidir, misali; مَتَى تَحْسُدْ تَهْلِكْ “Ne zaman hased çıkarırsan helak olursun” gibidir. On birincisi; أَنَّى “ennâ” kelimesidir, misali; أَنَّى تُذْنِبْ يَعْلَمْكَ اللهُ “Her nerede günah işlersen Allah seni bilir” gibidir. On ikincisi; أَيُّ “eyyü” kelimesidir, misali; أَيُّ عَالِمٍ يَتَكَبَّرْ يُبْغِضْهُ اللهُ تَعَالَى “Hangi alim kibirlenirse Allah-u Teala ona buğz eder” gibidir. On üçüncüsü; حَيْثُمَا “haysümâ” kelimesidir, misali; حَيْثُمَا تَفْعَلْ يُكْتَبْ فِعْلُكَ “Her nerede bir fiil işlersen, senin fiilin yazılır” gibidir. On dördüncüsü; إِذْمَا “izmâ” kelimesidir, misali; إِذْمَا تَتُبْ تُقْبَلْ تَوْبَتُكَ “Her ne zaman tövbe edersen, senin tövben kabul olur” gibidir. On beşincisi; إِذَامَا “izamâ” kelimesidir, misali; إِذَامَا تَعْمَلْ بِعِلْمِكَ تَكُنْ خَيْرَ النَّاسِ “Her ne zaman ilminle amel edersen, insanların hayırlısı olursun” gibidir. Bu 11 kelime 2 fiil-i muzariyi cezm eder. Birinci muzari fiile şart, ikinci fiil-i muzariye ceza fiili denilir.